opticey-300x297 Hipnoterapide, Regresyon Terapisi

Geleneksel terapilerle veya tıbbi yöntemlerle çözüm bulunamamış ağrılar ve hastalıklar.
Asansör, uçak, kapalı alan, su, böcek fobileri vb.
Öfke, nefret, kızgınlık, suçluluk gibi kontrolsüz duygular.
Affetme ve karmik temizlik.
Yaşama ket vuran sınırlayıcı inançlar, kurban gibi hissetme.
Migren, baş ağrısı, alerji, astım, egzama, kanser, romatizma, mide-bağırsak problemleri vb.
Kilo problemleri, kendini beğenmeme vb.
Madde bağımlılığı.
İş hayatındaki başarısızlıklar, korkular, engellenmişlik duyguları.
Ölüm korkusu, yakınlarını kaybetme korkusu.
Parayı kontrol edememe, parasız kalma korkusu vb.
Taciz ve cinsel soğukluk gibi problemler.
Fiziksel bir sorun olmadığı halde çocuk sahibi olamama.
İlişki sorunları ve hayır diyememe.
Kendiliğinden hatırlanan geçmiş yaşam anıları, Deja Vu deneyimleri, psişik obsesyon.
Tekrarlanan rüyalar, benzer olayların tekrar tekrar yaşanması.
Yalnızlık duygusu, tecrit edilme hissi, yalnız kalma korkusu.
Hayat amacını keşfetme, daha olumlu bir yaşam modeli oluşturmanın önündeki engelleri kaldırma
ve ruhsal gelişim.

Bu gibi sorunlarınız ile ilgili tüm danışmanlık hizmeti için. (0536) 712 45 34

images (4)Sigara bırakma yöntemi: Hipnoz…

Son yıllarda sigaraya karşı başlatılan kampanyalar olumlu sonuçlar verse bile, pek çok insan o sihirli ama zararlı dumandan kopmakta zorlanıyor. İşte, sigara bağımlıları için kurtarıcı çözümler

 

HİPNOZ YÖNTEMİ 

Hipnoz yönteminde sigara bağımlılığı, bilinçaltına yerleşmiş ve bu nedenle otomatikleşmiş güçlü bir bağımlılık olarak tarif ediliyor. Sık tekrarlanan her düşünce veya davranış bilinçaltına geçerek kaydediliyor ve alışkanlık haline geliyor. Bu anlamda hipnozun sigarayı bırakma konusunda etkili bir yöntem olduğunun altı çiziliyor.

Hipnozla, sigara içmeye neden olan alışkanlığın kökleri, bilinçaltından siliniyor. Bu yöntemi uygulayanlar, beş seans sıkılmadan, sinirlenmeden sigarayı bırakabildiklerini söylüyor. Seanslar yüzde 90 başarılı oluyor.

Kadınlar hayat boyunca genç kızlık ve menopoz dönemleri arasında birçok psikolojik faktörler ile karşı karşıya kalmaktadır. Genç kızların ve kadınların en büyük sorunlarından biride sancılı adet dönemidir. Adet döneminde sancılara maruz kalan genç kızlar ve kadınlarda adet öncesinde bir gerginlik durumu oluşur. Ancak bu gerginlik durumu artık hipnoz telkinleri ile giderilebilmektedir.

images (3)
Aynı adet dönemi gerginliği gibi çoğu kadında gebelik döneminde de bazı psikolojik sorunlar baş göstermektedir. Ancak bu psikolojik sorunlar her kadında ayrı ölçülerde görülmektedir. Gebelik döneminde hemen her gebe kadında bulantı, kusma, baş dönmesi, psikolojik olarak gelişen sorunlar, doğum korkusu, düşük yapma ihtimali gibi birçok kaygılar ya da bebekte herhangi bir sakat olabileceği gibi korkular ortaya çıkmaktadır.
Son yıllarda hipnoz tekniği kullanılarak doğumların daha ağrısız ve normal yollardan yapılmasından dolayı doğal doğum yaptırmak isteyen anne adaylarının sayısında oldukça artış olmuştur. Hipnoz telkinleri ile rahimde oluşan kasılmalardan etkilenmeden ağrısız bir şekilde doğum yapmak artık mümkündür. Ayrıca hipnoz telkinleri doğum sonrasında lohusalık döneminde oluşabilecek depresyonlarda da oldukça olumlu sonuçlar vermektedir.
Hipnoz İle Psikolojik Sorunlar Ortadan Kalkıyor
Birçok kadın anne olmak istemekte ancak hamile kalamamaktadır. Bu nedenle de sıkıntıya düşmektedir. İsteyip de gebe kalamamak çoğu kadında psikolojik sorunların meydana gelmesine yol açmaktadır. Ancak son yıllarda hipnoz terapilerinin etkisi ile kadınlarda oluşan bu psikolojik sorunlar rahatlıkla giderilebilmekte ya da en aza indirilebilmektedir. Hipnoz terapileri ile kadınlarda oluşan motivasyonsuzluk büyük oranda giderilebilmektedir.
Kadınlarda değişik psikolojik sorunların oluştuğu bir diğer dönem de menopoz dönemidir. Menopoz dönemine giren kadınlarda ateş basması, aşırı terleme ve uykusuzluk tarzı sorunlar oluşabilir. Yine hipnoz terapileri ile bu sorunlar tamamen ya da kısmen çözümlenebilmektedir.
Op. Dr. Ayşe Dumanindir

depresyon

Yapılan araştırmalara göre dünya genelinde en çok yaşanan psikolojik problem depresyondur. Depresyona bu kadar yoğun karşılaşılmasına rağmen birçoğumuz da yaşadığımız depresyonun farkında değilizdir, hayat standartlarımız dibe vurmuştur ama artık buna duyarsızlaşmışızdır. Yaşadığımız zorlantının ve çökkünlüğün farkında bile değiliz veya bunun normal olduğunu düşündüğümüzden dolayı bunu fark edememekteyiz. Bunu yaşayan insanlar depresyonun ne olduğunu bilmediği için yaşadıkları çökkünlüğün, kara bulutların bir psikolojik problem olduğunu ve bunun tedavisinin olduğunu bilmemektedirler.
Farklı terapi yöntemleri ile depresyona müdahale edilebilmektedir, yukarıda da bahsettiğimiz üzere bizim uyguladığımız yöntem olan hipnoterapi de depresyonun terapi süreci hakkında ayrıntılı olarak anlatalım;
Öncelikle hipnoz hakkında kısaca bilgi verecek olursak, hipnoz kesinlikle bir uyku değildir, herkes hipnoza farklı düzeylerde de olsa girer. Genelde düşünülen uyuyacağım, kendimden geçeceğim, hipnoterapist bana her istediğini yaptıracak, söylemek istemediğim şeyleri de ya söylersem gibi kaygılar olabiliyor ama bunların hiçbiri olmamaktadır. Hipnoz bir trans halidir ve danışan istemediği hiçbir davranışı yapmaz ve istemediği hiçbir şeyi söylemez. Fakat süreç içinde danışan ve terapist arasında ki güven ilişkisinin artması ile danışan kendini daha rahat hisseder ve terapi sürecine katkı sağlayacak birçok şeyi terapistin talebi ile değil kendi isteği ile paylaşmaya başlar. Bu bazen hipnoterapi esnasında olur bazen de seans değerlendirmelerinde olur.
Hipnoz uyku değil bir transtır dedik, peki o zaman trans nedir onu açıklayalım. Örnek verecek olursak; hepimiz şunu yaşamışızdır, kitap okurken dalıp kitapla alakalı olmayan başka şeyler düşünürsünüz ve sonra bir bakarsın ki sayfanın sonuna gelmişsiniz. Zihnin başka şeyle meşgulken sayfayı sonuna kadar okumuşuzdur ama ne yazdığı hakkında bir fikrimiz yoktur. Bu bir trans halidir, bilincimiz başka şeyle meşgulken daha önce verilen komutu bilinçaltımız yerine getirmiştir. Hipnozda da buna benzer bir şekilde bilinci bazı yöntemlerle meşgul edip bilinçaltına telkinler vererek veya bazı duygular üzerine çalışılarak yapılan bir yöntemdir.
Hipnoterapi Süreci
İlk seansta danışan öyküsü dinlenir ve terapist tarafından hipnoterapide kullanılması uygun görülen anılar ve üzerine çalışılması düşünülen duygu – düşünce yapısı belirlenir. Terapinin gidişatına göre bazen kısa hipnoz ( rahatlama hipnozu ) çalışması yapılmaktadır. Kısa hipnoz çalışmasının amacı kişinin hipnozu hem zihinsel hem de bedensel olarak anlaması ve daha derin hipnoz çalışmalarına daha kolay adapte olması açısından faydalı olabilmesidir.
İki ve üçüncü seanslar da regresyon terapisi yapılmaktadır. Regresyon terapisi ya bir duygunun yaşandığı ilk ana giderek orada ki yanlış düşünceler üzerine çalışma ya da geçmişte kişinin yaşadığı duygusal anlamda rahatsızlık veren duyguların bulunması ve sıkışıp kalmış olan yoğun bir şekilde hissedilen duygunun boşaltılması üzerine çalışmaya denir. Kısacası geçmiş yaşadığımız fakat farkında olmadığımız bir şekilde bu günümüzü duygusal ve düşünsel anlamda olumsuz etkileyen anılar üzerine yapılan terapötik bir çalışmadır.
Bu çalışmayla amaçlanan şey duygusal anlamda yaşanan yoğunluğun kontrol edilebilir bir seviyeye indirilmesi. Kontrol edilebilir seviye nedir diye aklınıza takılmış olabilir bunu belirleyen kişi danışanın kendisidir. Herkeste farklı olabilir farklı şekilde ortaya çıkabilir.
Bu seviye sağlandıktan sonra kişinin eğer bireysel anlamda üzerinde çalışılması uygun görülen anılar varsa dört ve beşinci seansta onlarla da hipnoterapi çalışması yapılarak kontrol edilebilir seviyeye gelmesi sağlanır. Daha sonra bu seanslarda tekrar üzerinden geçilerek kontrol çalışması yapılır.
Hipnoterapi çalışması ortalama 4-5 seans sürmektedir. Sonra ki seanslar da davranışçı yöntemden destek alınarak kişinin hayatında değiştirmesini istediği konular ele alınarak bazı ev ödevleri verilir. Ev ödevlerini hipnoterapi çalışmalarından sonraya bırakmamızda ki amaç, yoğun duygusal problem yaşayan kişilerin hayatlarında bir şeyleri değiştirmesi kolay olmamaktadır. Çoğu danışan yapması gereken davranışların neler olduğunu bilir fakat yapamazlar. Yapamadıkları içinde psikologlara başvururlar. Duygusal anlamda yaşanan yoğunluğu kontrol edilebilir bir seviyeye indirmeden ödevler vererek bir şeyleri değiştirmelerini beklemek çok gerçekçi olmayacaktır. Ayrıca danışana verilen ödevleri danışan yapamadığında terapiye olan ve iyileşeceğine olan inancının zedelenmesine neden olacaktır. Bu terapi sürecini uzatmakta veya danışanın terapi yarım bırakmasına neden olmaktadır. Bu yüzden öncelikli olarak yoğun olan duygusal durumu kontrol edilebilir bir seviyeye gelmesi adına hipnoterapi çalışması yapmaktayız.
Depresyon tedavisinde hipnoterapi ortalama 8 seans sürmektedir, tabi danışanın yaşamış olduğu problemin boyutuna göre değişiklik gösterebilir veya kişi terapi sürecinde farklı bir problem yaşarsa bu da terapi sürecinin uzamasına neden olabilir. Fakat kişi terapiye ve depresyona daha kısa sürede uyum sağlar ise süreç daha kısa olabilir. Bizim süreçte gözlemlediğimiz terapinin uzaması kısalmasına göre daha az yaşanmaktadır. Yani insanlar genelde 8 seansı bulmadan yaşadıkları sorunu kontrol altına alabilmektedirler.
Herhangi bir psikolojik problem yaşayan kişilere önerimiz, yaşamış olduğunuz sorunların çoğunun çözümünü eğer doğru yerlerde ararsanız olumlu sonuçlar elde edebileceksinizdir fakat bu bir süreçtir ve bir seansta veya çok kısa zamanda hayatınızda büyük değişiklikler olmasını beklemeniz gerçekten uzak olacaktır. Süreç hakkında kafanıza takılan her şeyi terapistinizle paylaşırsanız size en sağlıklı bilgiyi verecektir. Terapiden fayda sağlamak istiyorsanız düzenli bir şekilde programı takip etmeniz gerekmektedir. Düzenli bir şekilde devam edilmeyen terapiler sizler için zaman ve para kaybına neden olacaktır.

mitom

Kimler Mitomani hastası olur?
Mitomanlar, günlük yaşantılarında gerçek dışı fikirlerle insanları yönlendiren, aynı zamanda belli bir amacı olmayan kişilerdir.

Bu kişiler söyledikleri yalanlarla kendileri dışında çevrelerine de zarar verirler mi?
Mitomani hastalığına yakalanmış kişiler; yalan bilgiler üzerine kendilerince kurgulanan bir hayat geliştirirler. Bunun temelinde sevgi ve ilgi arayışı vardır. Bir kısmında aşağılık kompleksi altta yatan sebeptir ve genel olarak çocukluğundan beri önemsenmediğine inanmıştır.
Bilinçaltında önemseneceğine inandığı kurgusal bir hikaye hazırlar. Kendileri bunun gerçek dışı olduğunun farkında değildir. Bu durumda çevrelerinden önce ve hatta daha çok kendilerine zarar verirler.

Önce Haz Duyar Sonra Pişmanlık;
Mitomani’ye dürtü kontrol bozukluğu da denir. Kleptomani bilinen diğer adıyla çalma hastalığı, uyuşturucu ya da alkol bağımlılığı, kaş, saç yolma hastalığı gibi… Kişi yalan söylemede kendine engel olamaz. Bu, kendisinin karşı koyamadığı bir dürtüsüdür. Yalan söylerken önemli ölçüde haz duyar yalnız ardından pişmanlığını yaşar. Mitoman, yalan söylemenin suçluluğunu yaşar hatta çevresindekilere tekrarlanmayacağını söylerse de engel olamadığından yine de yalan söylemeye devam eder. Çok basit şeyler için gereksiz yere yalan söyler. Mitomanlar, yalan söylerken kandırmak amacında değildirler. Üstelik yalanları son derece gelişigüzel ve umarsızdır, bu sebeple nasıl toparlayacakları hakkında bir planları yoktur. Daha kötü olanı ise eşleriyle yaşadıkları sorunlardır.

Mitomaniye Sebep Olan Psikiyatrik Sorunlar Nelerdir?
• Kişilik bozuklukları
• Narsistik kişilik
• Asosyal kişilik
• Histerik (histriyonik) kişilik
• Çocukluk yıllarında istismara uğramış olmak
Bu bilgiler doğrultusunda biz de diyoruz ki; ailenizde ya da çevrenizde yalan söyleyen kişiler hatta mitoman olduğuna inandığınız kişiler varsa onu aşağılamak ya da dışlamak yerine tedavi olması amacıyla doğru yönlendirmelisiniz. Sonuçta önemli olan bir insanı kazanmaktır kaybetmek değil.

hirsiz

Kleptomani, ihtiyacı olmadığı, hemen kullanmayacağı halde ve maddi değeri nedeniyle satma düşüncesi olmadan bir takım nesneleri izinsiz olarak alarak, onlara sahip olma şeklinde bir dürtü kontrol bozukluğudur.
Kişinin aslında o malı satın alabilecek yeterli maddi birikime sahip olduğu, ancak buna rağmen bu davranışı gerçekleştirdiği gözlenmiştir. Bu davranış daha önceden düşünülmemiş ve planlanmamış olup, aniden gerçekleştirilir. Bu davranış birinden intikam alma amacıyla yapılmamıştır. Birey bu davranışın yanlış ve uygunsuz olduğunun bilincindedir. Kişiler bu davranışı gerçekleştirmek için başkalarından yardım istemezler.
Rahatsızlık hakkında yapılan çalışmaların azlığı ve bu durumların kişiler tarafından gizlenmesi ve bu durumu gerçekleştiren kişilerin sağlık hizmetlerinden çok, adli makamlara sevk edilmeleri nedeniyle gerçek sıklığı tam olarak bilinemese de bin kişide altı kişide rastlandığı saptanmıştır. Yakalanan dükkan hırsızlarının % 5-25 inde saptanmıştır.
Kadınlarda erkeklere göre yaklaşık dört kat daha sık görülmektedir. Cinsiyetler arasındaki oranın bu kadar yüksek olmasının bir nedeni de, erkeklerin böyle bir durumda çoğunlukla hastaneler yerine cezaevlerine gönderilmeleri olabilir.
Kadınlarda ortalama olarak 30-35 yaşta; erkeklerde 50-55 yaşta daha sık görülmektedir. Hem erkek hem de kadınlarda diğer dürtü kontrol bozuklukları rahatsızlığa eşlik edebilir.
Erkeklerde daha çok piromani (dürtüsel olarak ateş yakıp, yangın çıkarma) ve hastalık derecesinde kumar oynama ve tekrarlayıcı patlayıcı davranım bozukluğu ile bir arada iken; kadınlarda trikotilomani ( dürtüsel olarak saç ve vücut tüylerini yolma hastalığı) ile beraber bulunabilmektedir.
Rahatsızlık sosyoekonomik düzey ile doğrudan ilişkili olmayıp, bu durumdaki kişinin sosyokültürel düzeyi yüksek de olabilmektedir. Kişiler bu davranışlarına engel olabilmek için sosyal hayatlarını kısıtlayabilir ve çevrelerinden uzaklaşabilir, alışveriş yapmamaya çalışabilirler .
Gerçek kleptomani, sürekli yinelenen ama her seferinde farklı, değersiz nesnelerin çalınması biçiminde kendini gösterir. Bu nedenle yalnız bir kez çalma girişiminde bulunan çocuk, ergen ya da yetişkin, ruhsal bakımdan uygun bile olsa kleptoman sayılmaz. Aynı biçimde, sürekli olarak aynı tip nesneler, söz gelimi kadın iç çamaşırı çalan birine de kleptoman denilemez .
Neden Olabilecek Etmenler: çocukluk döneminde yaşanan olumsuz koşulların sonucu gelişen kayıp yaşantılar önemli etkenler arasındadır.
Kadınlarda gerilimin arttığı adet dönemleri, hamilelik dönemleri ve menopozun başlangıç dönemlerinde artmaktadır.
Bu rahatsızlık başka bedensel hastalıkların sonucu da görülebilmektedir.

kleptomani

Hipnoz, sağlıklı zayıflamanızı nasıl sağlar?

kilo_vermenin_farkli_bir_yolu-0Diyetin bilinçaltındaki diğer anlamı, “kıtlık var” düşüncesidir. İnsanlık tarihi açlıklar ve kıtlıklarla doludur. Birçok kavim açlıktan, kıtlıktan yok olmuştur. Siz diyet yapmaya başladığınızda bilinçaltınız bunu “kıtlık” olarak algılar ve sizi hayatta tutmak için bir savunma mekanizması olarak metabolizmanızı düşürür. Diyette veya oruç tutarken duyulan halsizliğin, uyuklama halinin nedeni budur.

Metabolizmanız azalınca yenilen besinlerin yakılması yavaşlar. Ayrıca diyetin başlarında verilen aldatıcı kilonun çoğu vücut suyudur, ama bu su atımı hayatla bağdaşmayan noktaya gelip durduğunda, sizin kilo vermeniz de durur. Moraliniz de bozulur ve siz tekrar yemeye başlarsınız. Buradaki esas tehlike, yavaşlamış olan metabolizmanızdır. Böylece yenilenler yağ olarak tekrar birikir ve siz rejimden daha fazla kilo almış olarak çıkarsınız. Ne kadar güçlü diyet, o kadar daha fazla geriye kilo almadır.

Hipnoz, sağlıklı zayıflamanızı nasıl sağlar-Hipnoz, beslenme alışkanlıklarınızla ilgili hedeflere ulaşmak ve bu hedefleri korumak için çok etkili bir yöntemdir. Rejim, diyet sözcükleri bilinçaltı için çok sevimsizdir. Yemekten zevk aldığınız yiyecekleri bırakmak zorunda olduğunuz anlamına gelir. Bu yüzden rejim yapmayı sevmeyiz ve bir işkence olarak görürüz. Bilinçaltımızın temel özelliği ‘’Zevke koş, elemden kaç!’’ düşüncesidir. Diyetin anlamı bilinç dışında işkence olduğundan, bundan kaçar ve bütün rejimler daha fazla kilo almakla sonuçlanır.

HİPNOZLA KİLO VERME

hipnoz-ile-zayiflamaHipnoz bilinçaltına açılan kapıdır. Hipnoterapi, bilinçaltındaki olumsuz duyguları temizleyerek kalıcı ve sağlıklı zayıflamanızı sağlar. Fazla kilolu olmak pek çok nedenden kaynaklanabilir. Bazı insanlar çocukluktan beri sağlıksız beslenme alışkanlığı edinmişlerdir. Bazıları da duygusal problemler yüzünden aşırı yiyor olabilir. Çok azının da hormonal problemleri (hipotiroidi-guatr hormonu azlığı, Cushing hastalığı gibi) olabilir.

Yapılacak bazı tahlillerden sonra, hormonal nedenler varsa tedavileri ile birlikte hipnoterapi seanslarına başlanmalıdır. Kontrolsüz yemenin asıl nedenleri bilinçaltında gizlidir. Kontrolsüz yemenin altında aslında duygusal ve ruhsal ihtiyaçlarımız yatar. Stres, gerginlik, endişe, suçluluk, kızgınlık gibi olumsuz duygular, aşırı yemeye neden olur.

Yemekle bu olumsuz duyguları bastırmaya çalışırız. Öte yandan yemek yeme keyifli bir şeydir ve bununla ilgili çocukluğumuzdan beri bilinçaltımızda olumlu anılar mevcuttur. Bu durumda bilinçaltı bu anları daha sık yaşatmak için size yedirtir. Anne babayı memnun etmek, kızdırmamak için yedirtir. Ya da içindeki değersizlik duygusuna bir yanıt olarak yedirtir. “Madem kendini değersiz hissediyorsun, kendini beğenmiyorsun, ben de sana yardım edeyim” der ve çılgınca yedirerek sizi şişmanlatır.