Şunun için etiket arşivi: pedagoji

hiper1

Son çeyrek yüzyılda çocuk eğitimi ve gelişiminde hiperaktivite ve dikkat bozukluğuna bağlı çalışmalar artarak devam etmektedir. Yıllar geçtikçe alandaki bilimsel araştırmalar çeşitlenmektedir.

Yapılan araştırmalarla beraber çok sayıda klinikte dikkat eksikliği görülen çocuklara yönelik eğitim programları uygulanmaktadır. Sevindirici olan çoğunlukla çalışmanın sonucunun olumlu yönde olmasıdır. Buradaki önemli noktalar teşhisin erken konulması, ailenin katılımının sağlanması, uzman kişilerle bilimsel çalışmanın düzenli olarak takip edilmesi, çocukta çoğunlukla örselenmiş olan özgüvenin terapi ile yeniden yapılanması.

 

BELİRTİLERİ

Aşırı hareketlilik

Dikkat eksikliği

Dürtüsellik

 

DAVRANIŞSAL BELİRTİLERİ

– Çoğunlukla çocuğunda kontrol etmekte zorlandığı sürekli bir kıpırtısı vardır.

– Hareket ederken bir motor gibidir. Aniden ve çok hızlı koşmaya başlar, durması gereken yerleri bilemez.

– Oturması istendiğinde otursa da sabit kalmakta zorluk çeker, kısa sürede kalkar.

– Belirli bir konuda sohbet edebilmesi mümkün değildir.

– Zihinsel çaba gerektiren ders dinleme, ders çalışma, okuma ve yazma görevlerini yerine getirmekte zorluk çeker.

– Ödevler yaparken ve sınavlarda dikkatsizce hata yapar.

– Sabırsızdır, sırasını bekleyemez.

– Kendisiyle konuşulurken dinlemiyormuş gibi davranır.

– Sakin, gürültüsüz olmakta güçlük çeker.

– Verilen ikili veya üçlü komutları uygulamakta güçlük çeker.

– Çok konuşur sıksık başkalarının sözünü keser.

– Çoğu zaman sonuçlarını bilmeden tehlikeli işlere girer.

 

Bu özelliklerin birkaçı çocuğunuzda varsa özel eğitim ve terapi alması gerekmektedir. Çalışılan çocuklarda somut bir ilerleme hatta kesin iyileşme görülürken, kendi haline bırakılan çocuklarda takvim yaşı büyüse de gerileme hızla devam eder.

içe kapanık1

İçe kapanık çocuklar, duygu ve düşüncelerini kolaylıkla başkalarıyla paylaşmazlar. Yeni durumlara zor uyum sağlarlar.

Arkadaş edinmede problem yaşarlar, grup oyunlarına katılmaktan zevk almazlar ve genellikle yalnız oynamayı tercih ederler. Güvensizlik hissettiklerinden bu çocukların güven duyguları güçlendirilmelidir. Yeterli ilgi ve sevgi gösterilmelidir. Kendini ifade etmeye özendirilmeleri gerekir. Genellikle bu özellikteki çocuklar, sessiz ve uslu olduklarından toplumca onaylanırlar. Bu durum çocuğun hoşuna gitmekte ve yetişkinlerin beğendiği bu kimliğe daha çok bürünmektedirler.

Son olarak, okul öncesi çağı adı verilen bu dönem, çocuğun en renkli, en hareketli dönemlerinden birisidir. Bu dönemde çocuk hızlı dil gelişimi etkisiyle konuşkan, cıvıl cıvıl, yaşam doludur.

children fight

Çocuklar bir kardeşlerinin olmasını isterler, ancak kardeş doğumu ile de yoğun bir kıskançlık yaşamaya ve anne babaları zorlamaya başlarlar. Önceleri sürekli kardeş isteyen bir çocuğun bu isteği gerçekleştikten sonra neden kardeşini kıskandığı, hatta ona düşman gibi davrandığını anlamak zor olmalı. Oysa bu çocukların süreklilik göstermeyen, değişken olan isteklerini yansıtan, dolayısıyla onların doğasıyla ilgili ipucu veren bir özellikleridir. Bu nedenle çocuk için diğer önemli kararlarda olduğu gibi kardeş isteğinin gerekliliğine de anne ve babanın karar vermesi gerekmektedir. Annenin beden ve ruh sağlığı, ailenin ekonomik gücü, doğacak çocuğun bakımına ilişkin sorumlulukların paylaşılması bu kararı belirleyecektir.

Kardeş kıskançlığına gelince; kıskançlık insanoğlunun en doğal, en evrensel duygularından birisidir. Kıskançlık sevilen kişinin başkasıyla paylaşılmasına katlanamamak olduğuna göre, sevginin bulunduğu her yere girer. Sevgililer arasında belirli bir ölçüyü aşmadığı sürece, sevgi gülünün dikeni sayılır. Ancak bu doğal duygu insanı kemiren bir tutku olmaya başlayınca, sevgiyi gözeten bir duygu olmaktan çıkar, sevgiyi yok eder. Çocuk için en değerli varlık anne olduğuna göre onu başkalarıyla paylaşmak kolay, dayanılır bir duygu değildir. Sevgilisini başkasının kolunda gören bir erkekle, annesini, kucağında “yabancı” bir çocukla gören kardeşin duyguları pek ayrılık göstermez. Anne sevgisini yitirme korkusu, daha yeni bir kardeş geleceğini öğrendiği anda içini sızlatmaya başlar.

Kardeş doğumu bu ve diğer nedenlerle çocuk için zorlayıcı bir yaşam olayıdır. Gebeliğin ve yeni doğan çocuğun annede oluşturduğu bedensel güçlükler ve yorgunluklar, çalışan annenin zamanının önemli bir bölümünü çocuk bakımına ayırması gibi nedenler eve gelen bu yabancı yüzündendir. Gelen çocuğun cinsiyetinin farklı olması, beceriksizliği, yoğun bir ilgi ve bakıma gereksinimi olması onun daha çok sevildiği şeklinde yorumlanmakta ve kıskançlık artmaktadır. Annenin yeni doğan bebekle birlikte oluşacak güçlüklerini hafifletebilmek için çocuğun kreşe verilmesi ya da odasının ayrılması gibi değişiklikler de bu duyguyu artıracak, yeni uyum sorunlarına neden olacaktır.

Çocukla kardeşi arasındaki yaş farkı ne kadar azsa kıskançlık o denli büyük olmaktadır. Henüz anneye gereksinimin sürdüğü 3 yaşından küçük çocuklarda anne ilgisinin azalması sonucu yeni kardeşe tepkisi büyük olacaktır. İkinci ya da üçüncü kardeşi kabullenme daha kolay olmaktadır.

Kardeş kıskançlığı doğal bir duygudur, sevgi ve kıskançlık-nefret ara ara yoğunlaşarak zaman içinde yoğunluğunu kaybeder. Kardeşini sevmek zorunda değildir. Olumsuz duygular anlayışla karşılanmalı ve bu duyguları belirtmesi yüreklendirilmelidir (beni de uğraştırıyor, ara sıra ben de kızıyorum, beceriksizliği yüzünden ona çok zaman harcıyorum, seni sevmediğimi düşünme, eskisi kadar seviyorum, ben de kardeşim doğduğunda kıskanmış, böyle düşünmüştüm). Anne-baba bebeği, çocuğun önünde gösterişli bir biçimde okşayıp sevmekten kaçınmalıdır.

Çocuklar eve gelen yabancıya farklı tutumlar sergileyebilir;

– Sevgi gösterilerinde bulunabilirler (annenin kendisinden tümüyle uzaklaşması için onun yanında yer alır.)

– Abartılı sevgi gösterileri (alttaki duyguları ele veren davranışlarla birliktedir; kardeşinin yanağını okşarken biraz fazla sıkar, ağlatacak ölçüde kucaklar, kaza ile yere düşürür).

– Etkilenmemiş gibi davranma (bebekle ilgili huysuzluklar, hırçınlıklar, tutturmalar, istediği yapılmadığında ağlama, tepinme).