Şunun için etiket arşivi: madde bağımlılığı

bağımlılık

Fiziksel Bağımlılık

Fiziksel bağımlılık, maddenin varlığına karşın duyulan fizyolojik bir istektir. Beden maddeye karşı bir uyum geliştirir. Merkezi sinir sistemi hücrelerinin normal görevlerini yapabilmeleri için alışılan maddeye sürekli ihtiyaç duyulması halidir. Alışılan maddenin alınmaması halinde vücutta ortaya çıkan belirtilere yoksunluk belirtisi adı verilir. Fiziksel bağımlılıkta yoksunluk belirtileri ölüme yol açacak kadar şiddetli olabilir.

Psikolojik Bağımlılık

Psikolojik bağımlılık ise gereksinimlerini tatmin etme, doyum ve haz alma amacıyla maddeye düşkünlüktür. Keyif verici maddeyi belirli aralıklarla alma isteği duyulmasına denir. Kişi maddenin yokluğuna bağlı huzursuzluk duyar.

Araştırmalar ergenlik ve erken yetişkinlik dönemindeki bireylerin madde bağımlılığına daha yatkın olduğunu göstermektedir. Bunun sebepleri;

-Ergenler ve genç yetişkinlerin maddeyi deneme ve maddeye bağımlı olma oranlarının yetişkinlere göre daha fazla olması

-Yetişkinlerde saptanan bağımlılığın başlangıcının ergenliğe veya erken yetişkinliğe dayanması

-Madde kullanımına ne kadar erken başlanırsa bağımlılığın o kadar şiddetli olması

*Özellikle ergenlik döneminde sigara ve alkol kullanımı genelde otoriteye başkaldırışın sembolik ifadesi olarak başlar

Risk Faktörleri

Cinsiyet (erkeklerde daha yaygın)

Psikopatoloji (Bipolar bozukluk ve depresyon, Şizofreni, Sosyal fobi, Panik bozukluk, Travma sonrası stres bozukluğu)

Aile öyküsü (genetik yatkınlık, ebeveynlerin madde kullanımı)

Sosyal çevre (Maddeye ulaşılabilirlik, maliyet, arkadaş ortamı)

Bireysel öz geçmiş (bağımlılık geçmişi, maddenin pozitif pekiştirici etkisi, çocukluk çağı travmaları)

Koruyucu Yaklaşımlar

  • Birincil Koruyucu Yaklaşım

Yaşamı boyunca hiç madde ile karşılaşmamış kişilerin bu maddeleri kullanmaya başlamasını engellemek amacı ile yapılan çalışmalardır

(Bilgilendirme toplantıları, konferanslar, seminerler vs)

  • İkincil Koruyucu Yaklaşım

Madde kullanmaya başlamış ancak bağımlı hale gelmemiş kişilerin bağımlı hale gelmesini önlemek amacı ile yapılan çalışmalardır

(Kişinin kendi durumunu değerlendirmesini, kendisine   yardımcı olunabileceğini kavramasını sağlamak, sağlık kurumlarına başvurabileceğini öğretmek vs)

  • Üçüncül Koruyucu Yaklaşım

Belirli bir süre madde kullanarak madde bağımlısı haline gelmiş kişilerin tedavisinin sağlanarak geriye dönüşü olmayan sosyal ve tıbbi kayıplardan korumak, ölümü engellemek için yapılan çalışmalardır

(Ayaktan veya yatarak tedavi vs)

İnternet ve Teknoloji Bağımlılığı

İnternet ve teknoloji bağımlılığı da aynen diğer bağımlılıklarda olduğu gibi kişinin kendi iradesi ile kontrol edemediği, kendini o davranışı yapmaktan alıkoyamadığı ve bağımlısı olduğu teknolojik ürüne ulaşamadığında yoksunluk yaşadığı bir durum olarak tanımlanabilir.

-internette geçirilen süre giderek artıyorsa

-internette geçirilen süre kısıtlanmaya çalışıldığı halde bir türlü başarılamıyorsa

-internet kullanımı azaltıldığında veya kısıtlandığında sinirlilik/huzursuzluk oluyorsa

-internete girebilmek için bahane uyduruluyorsa

-internette geçirilen süre içerisinde yeme, içme, tuvalete gitme gibi fizyolojik ihtiyaçlar erteleniyorsa

-internette vakit geçirebilmek adına iş, aile, okul hayatı aksatılıyorsa bağımlılıktan söz edilebilir.

İnternet ve teknoloji bağımlılığı olan kişilerde sosyal fobi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, depresyon, alkol ve madde bağımlılığı gibi rahatsızlıkların daha sık gözlendiği bilinmektedir.

Ailelere Öneriler

-Dinleyin, konuşun

-Yargılamayın

-Tehdit etmeyin

-Sorgulamayın

-Öğüt ve emir vermeyin

-Örnek olun

-Açık olun

-Öğrenmesine yardım edin

-Arkadaşlarını tanıyın

-Hayır demeyi öğretin

-Sevin ve sayın

Bağımlılık

Bir maddenin belirgin bir etkiyi elde etmek için alınması sürecinde ortaya çıkan bedensel, ruhsal ya da sosyal sorunlara rağmen madde alımının devam etmesi; bırakma isteğine rağmen bırakılamaması, aynı etkiyi elde edebilmek için giderek madde miktarının artırılması ve maddeyi alma isteğinin durdurulamaması durumudur.

Madde ve Sanal Alışkanlıkların Beyin Üzerindeki Etkisi

Maddeler kimyevi uyarıcılardır. Sanal alışkanlıklar beyinde iç kimyevi madde salgılatarak, madde kullanımıyla aynı etkiyi sağlar. Beynin iletişim sisteminin içine girerek çalışır ve sinir hücrelerinin bilgiyi iletme, alma ve işleme tarzına müdahale eder.

Madde Kullanan Kişilerde İpucu Olabilecek Belirtiler

-Bulantı, gözlerde kanlanma

-Yeme bozuklukları, kilo kaybı

-Giysilerde ve nefeste madde kokusu

-Halsizlik, yorgunluk, dikkat eksikliği

-Aile ve sosyal çevre ile ilişkilerin zayıflaması

-Huzursuzluk, evde daha az vakit geçirme, yalnız kalma isteği

-Duygu durum bozuklukları

-Aşırı para harcama

-Uyku durumunda değişiklik

-Okul ve iş başarısında düşme

Bağımlılığın Nedenleri

-Biyolojik nedenler

-Sosyo-ekonomik sebepler

-Bireysel faktörler

Biyolojik Nedenler:

-Genetik yatkınlık (Alkol bağımlılarının çocuklarının da bağımlı olma riski diğerlerine göre 4 – 5 kat daha fazladır.)

-Maddenin pozitif pekiştirici etkisi (Maddenin verdiği keyif, kişide maddeyi tekrar kullanma isteği uyandırabilir.)

-Tolerans gelişimi (Maddenin kişide yarattığı etki azaldıkça doz arttırılmaya başlanır.)

-Maddeyi kullanmak için duyulan istek (içsel dürtüler)

Sosyo – Ekonomik Sebepler:

-Stresli aile hayatı veya disiplinsiz aile ortamı

-Arkadaş çevresi

-Bağımlı ile aynı ortamda yaşamak

-Alkol veya maddenin “kişiyi cesaretlendirdiği” düşüncesi

-“Bir kereden bir şey olmaz” düşüncesi

-Yetersiz bilgilendirme

Bireysel Faktörler:

-Özgüven eksikliği

-Heyecan arayışı

-Kendini ispatlama düşüncesi

-Toplum dışına itilmek

– Kişilik bozuklukları

panik1

Panik atak nedir?

Ansızın, herhangi bir yerde beklenmedik şekilde ortaya çıkan yoğun kaygı, bunaltı, korku, sıkıntı karışımı nöbetlerdir, oldukça yoğun yaşanır. Kişi her şeyin sonu geldiğini kalp krizi, felç geçireceğini, dünyanın sonu geldiğini, düşüp bayılacağını, kötü şeylerin olacağını düşünür.

Koşup kaçmak hemen bir sağlık kurulusuna sığınmak ister. Bir hastaneye girmesi bir doktorla karşılaşması bile nöbetin sona ermesini sağlayabilir. Bir kişi sürekli olarak stres ve korku ile yaşadığında vücut kimyası değişir. Vücut gerilim kimyasalları üretmeye başlar. Bunların bizi ne şeklerde etkilediğini aşağıda panik bozukluklarla birlikte sık rastlanan rahatsızlıklar bölümünde görebilirsiniz. Vücut talep edilen gerilim kimyasallarını karşılayabilmek için vücudun oksijene ve belli başlı gıdalar, vitaminlere, minerallere olan ihtiyacı artar. Kötü beslenme, yoğun stres ve korku, yorgunluk bu etmenlerden ikisi ya da üçü bir araya geldiğinde bir kısır döngü yaratır ve kendini tekrar eder.

Stres, korku, iç çatışmalar, psikolojik etmen ve yatkınlıklar > gerilim kimyasal üretimi >Kötü besleme >uykusuzluk > panik atak> stres şeklinde giden bir mekanizma işler hale gelir.

Panik Atağın Başlıca belirtileri nelerdir?

o Kalp çarpıntısı

o Göğüs kafesinde bası hissi ve sıkışma

o Hızlı nefes alıp verme veya nefes alamama

o Mide kasılmaları, krampları, karında ağrı, şişkinlik, gaz oluşması

o Dünyanın sonu gelmiş hissi

o Sebepsiz bir şey olacakmışçasına aniden başlayan korkular

o Ölümcül yada çözümsüz bir hastalığı olduğu korkusu

o Eller ve ayaklarda istemsiz boşalmalar hissizlik

o Terleme

o Baş dönmesi, bayılma hissi

o Farklı bir dünya aleminde yaşıyormuş gibi hissetme, bir sis perdesinden arkasından bakıyormuş hissi

o Üşüme, ürperme yada ateş basma hissi

o Korkunç bir şey olacakmış gibi hissetme

 

Panik bozuklukların beraberinde eş zamanlı olarak görülen bozukluklar

o Psikolojik ve psikiyatrik Depresyon %40-50

o Agorafobi %50-70 yalnız kalmak, yalnız sokağa çıkmak, kalabalığa girmemek, Uçak, asansör, otobüs, pasaj, tünel, köprü, tiyatro gibi yerlerden duyulan korku

o Sosyal fobi %10-15 Somatoform Bozukluk % 6-8 yoğun bedensel yakınmalar

o Hipokondriyazıs %20-30 hastalık hastalığı,

o Madde Kullanımı alkol %20-25 bunu sözde rahatlamak için çare olarak kullanırlar ve sonuç Uyuşturucu %5-10 bağımlılık halini alır.

o Manik Depresif %10-12 depresyon ve tam tersi çoşma nöbetleri

o Kişilik Bozuklukları %40 Obsesif-kompulsif (takıntı, temizlik hastalığı, simetri)

o Kaçıngan, Paranoid, Borderline

o Genel Anksiyete Bozukluğu %15-20 Aşırı kaygı Biyolojik

o Mıtral Valv Prolapsusus %40-50 Kalp kapakçığı sarkması

o Troıd Bezi Anormallikleri Hipertirioidizim, Hiperparatiroidizim

o İrrıtabl Kolan Sebdromu Huzursuz bağırsak sendromu psikoterapi ve hipnoz ile Çözülebilir. Anksiyete tedavisi %90 oranında etkilidir.

o Akçiger Hastalıkları %8-20 astım, bronşit, anfizem, alerjik rahatsızlıklar

o Migren %12-15 baş ağrısı şeklinde ortaya çıkar

o Epilepsi sara nöbeti

o Hipertansiyon

o Feokromasitoma Böbreküstü bezi hastalığı

o Vertibüler distoma kulaktaki denge fonksiyon bozukluğu

Bunları okurken siz de hissettiniz “ beden zihin ruh bir bütün olmalı ve dengede çalışmalıdır”. Birisinde yaşanan bir bozukluk diğerlerini de etkilemekte ve bozukluklara neden olmaktadır. beden mi zihinsel ve ruhsal olarak sıkıntı çekmemize neden oluyor, ruh ve zihnimiz mi bedensel rahatsızlıkları tetikliyor ve neden oluyor gibi bir soru sizinde hemen aklınıza gelmiştir. Bu derece bedensel be ruhsal rahatsızlığın bir arada görülme oranlarındaki yükseklik şunu çok net olarak açıklıyor . İnsan bir bütün her üçü de uyumlu olmak zorunda.

Başlamasından hemen önce bazı koşulların hazır olması gerekir.

o Yoğun bir iş stresi, doğum, ölüm, boşanma gibi ruhsal ve duygusal olarak zorlu bir dönem yaşanmıştır.

o Bu döneme ardından yada beraberinde beslenme düzenin iyi olmaması fiziksel olarak vücudun dirençsiz ve zayıf kalması, yorgunluk, dinleneme de eklendiğinde panik başlangıcı için uygun koşullar oluşmuş olmaktadır.

o Başlangıcıyla birlikte belirtilere verilen dikkat (kalp çarpıntısı, hızlı nefes alıp verme) belirtilerin giderek artmasına neden olur ve süreç başlamış olur.

 

İşleyiş mekanizması nedir?

Panik atak diğer korkulardan farlı bir özellik içerir. Bu özellik panik atağın içsel bir korku olmasıdır. herhangi bir dış nedene bağlı olmaksızın bir sebep yokken durduk yere ortaya çıkmasıdır. Kişi acaba panik atak geçirir miyim rahatsızlanır mıyım diye düşünmeye başladı andan itibaren panik atağın içinde bulur kendini herhangi bir dış uyarana ihtiyaç duymaksızın ortaya çıkıverir.

Kişinin kendini dinlemesi, belirtilere kalp atışı nefes alma hızı vs dikkatini yoğunlaştırması ya da tetikleyici bir düşünceyi beyninden geçirmesiyle birlikte süreç başlamış olur.

İçsel bir korku olmasına rağmen tetikleyicileri dış faktörler olabilir. Belli bir yer mesela kalabalık bir yer, bir kişi, bir olay, bir haber, bir ölüm haberi, işyeri gibi dışsal bir uyaran olabilir tetikleyici.

Yeniden başlayacağı korkusu ile birlikte başlayan korkular kaygı ve sıkıntı daha çok genişleme eğilimdedir gittikçe daha fazla sedyen korkmaya daha fazla yardım alamaya yardım alamadığı yerlerden uzaklaşmaya başlar.

 

Bilmemiz gerekenler nelerdir?

o Bir anda ortaya çıkarak yoğunlaşır ve ağır ağır kaybolur. Başlangıcında bunun farkına varıp üzerine gitmez ve bunun ortaya çıkmasına neden olan yer davranış yada tetikleyici etmenden uzak durmakta fayda vardır. Bu rahatsızlık veren ve atağı başlatan duruma yada yere daha sonra yavaş yavaş alıştırarak yaklaşmak erken dönemlerde kolaylıkla mümkün olabilir.

o Bir neden olmaksızın ortaya çıkabilir.

o Genellikle 20-30 lu yaşlarda başlangıç görülür.

o Şehirde yaşayan, boşanmış, ağır travma ve sıkıntı geçiren insanlarda görülme oranı daha fazladır.

o Ekonomik durum ya da eğitim düzeyiyle bağlantısı yoktur.

o Kadınlarda görülme oranı erkeklere oranla 2-3 kat fazladır.

o Değişken oranlarda toplumun %20-25 inde görülmektedir. yani her 4 kişiden birinde değişik ağırlıklarda panik atak mevcuttur

o Rahatsızlıkların fiziksel etkileri nedeniyle hemen hemen her bronştaki doktora farklı nedenlerle defalarca başvurmakta tahliller istemekte tedavi talep etmektedirler. Nefes sorunları, kalp rahatsızlığı, mide rahatsızlıkları, kanser korkuları ile defalarca alan doktorlarına başvurmakta yapılan tahlil ve kontroller sonucu temiz çıkmalarına karşın panik bozukluğu kabullenmemektedirler.

o İlerleyen yaşlarda başlanma oranı düşer

o İçe dönük, mükemmeliyetçi, telaşlı, aceleci, sıkıntılı insanlar daha yatkındır.

o Alkol ve madde bağımlılığı riski yüksektir. ve tersi içinde aynı durum gecerlidir.

o Devamlı baskı, stres altında olmak ağır travmalar geçirmek(aile sorunları boşanma ölüm gibi) riski arttırır

o Hayır diyememe, bağımlı kişilik yapıları, özgüven sorunu yaşayan insanlarda, iletişim sorunu yaşan (nefe öfke kzıgınlı) hislerini dışa vuramayan insanlarda, bastırılmış kimliğe sahip insanlarda ortaya ihtimali daha yüksektir.

o Depresyon geçirmiş yada geçirmekte olan, sosyal fobiye sahip insanlarda daha sık görülebilir

 

Nasıl bir yöntem uygulamalıyız?

o Bu sorunun çözümünde çoklu yöntem kullanmakta fayda görülmektedir. Çoklu yöntemden ne kastettiğimizi Şöyle açıklayalım; Sorunu yaşayan kişinin yapacağı çalışmalar Hastalığınızla ilgili ayrıntılı bilgi edinin

o Yürüyüş yüzme tenis gibi her gün düzenli olarak yaptığınız bir spor aktivitesi edinin

o Her gün mutlaka duş alın

o Uykunuz düzenleyin ve düzenli olarak tatil yaparak vücudunuzu ve zihninizi dinlendirin.

o Beslenmeniz sağlıklı bir hale getirin

o Kahve şeker çikolata çay ve hormonlu yiyecek ve içeklerden uzak durun

o Mümkünse daha sık doğa yürüyüş ve gezileri yapın

o Zevk aldığınız şeyleri belirleyin ve hobi edinin dikkatiniz ve ilginizi oraya verin

o Nefes ve gevşeme egzersizleri öğrenin ve her gün düzenli olarak yapın

o Otohipnoz öğrenin ve günlük hayatınızda rahatlamak ve dengeye ulaşmak için sürekli kullanın

o Cinsel yaşantınızı, sosyal çevre ilişkilerinizi, aile ilişkilerinizi düzenleyin

o Kendinizi dinlemekten vazgeçin

o Kendinize sürekli olarak olumlu düşünce kalıpları belirleyin ve bu şekilde telkinler verin. (Olumlu düşünce kalıbı -Benim kalbim hızlı çarpmayacak değil benin soluk alıp vermem, tansiyonum, şekerim kalp ritmim oldukça düzenli ben sağlıklı bir insanım şeklinde olmalı)

o Hiçbir şeyi içinize atmayın ve sıkıntınızı ve negatif enerjinizi topraklayın ya da atın

o Meditasyon egzersizleri öğrenin ve düzenli olarak uygulayın ve devamlılık gösterin.