Şunun için etiket arşivi: Psikoterapi

CBT

Bilişsel Davranışçı Psikoterapi dayandığı temel itibarıyla diğer psikoterapi yöntemlerinden farklıdır. Terapi uygulamaları süreç ve içerik olarak yapılandırılmıştır. Kısa sürelidir ve çözüm odaklıdır. Kişinin şuanki sorunlarına odaklanır.

Güncel sorunlar dışında, kişiye hayat boyu kullanabileceği problem çözme becerilerini öğretir. Çarpıtılmış düşünceleri saptamak, yanlış inançları değiştirmek, insanlar ile iyi iletişim kurmak ve davranış değiştirmek temel hedeflerdir.
Bilişsel Davranışçı Terapi’nin dayandığı temel felsefe “insanları olayların kendisi değil, onları nasıl algıladıkları etkiler” fikridir.

Yani olayları “olduğu gibi” değil, “olduğumuz gibi” görürüz.
Otomatik düşünce: Kişinin aklına aniden ve istemsizce gelen, engellenemeyen düşünce ve imajlardır.

Şema: Yaşadığımız dünyaya anlam vermemizi, yeni bilgi ve deneyimlerin daha önceden oluşmuş belirli bir zemin ve yapı içine oturmasını sağlar. Katı ve değişime dirençlidir. İnançların en alt katmanıdır.

Temel inançlar: Bireyin deneyimleri sonucunda kendisi, diğer insanlar ve yaşadığı dünya hakkında geliştirdikleri ilk ve en temel inançlardır.
Değersizlik- Yetersizlik- Başarısızlık- Sevilmeme

Ara inançlar: Tutum, kural, beklenti ve varsayımlar. Şemaların korkulan sonuçlarının oluşmaması için bireyin kullandığı stratejileridir.

 

İnsanların fiziksel rahatsızlıkları olduğu gibi ruhsal rahatsızlıkları da vardır. Fiziksel rahatsızlıklar kolay fark edilip önlemi hızla alınmaktadır. Fakat ruhsal rahatsızlıklar çok sinsi ilerlemektedir. Büyüdüğümüz çevre, ait olduğumuz sosyal grup, aile ve arkadaşlarımız bile bazen bu rahatsızlıkları fark edememekte, çoğu zaman fark etseler bile tolere etmektedirler. Bizler de bazen kendimizde fark ettiğimiz sıkıntıları, bozuklukları, çelişkileri savunma mekanizmamızı çalıştırarak  yerlerine işlevsel olmayan başka davranış, düşünce ve tutumları koyarız. Fakat bu zamanla zarar verici bir duruma dönüşebilmektedir.

Mutlu hissetmek zihnin, bedenin bir denge kurmasıyla mümkündür. Günümüz dünyasında, şehrin kalabalığında birçok stresörle karşılaşan insan duygularını, düşüncelerini kontrol edemez duruma gelebilir. Bu da duygu ve düşünce dünyasındaki dengeyi bozup, gerçekle olan bağlantısını kesebilir. Böyle zamanlarda insanların bir psikoloğa başvurması birçok düşünceyi beraberinde getirir. “Ben deli miyim?” “Kendi sorunumu kendim çözebilirim.” “Bu kadar zayıf bir insan mıyım?” “Çevrem buna ne der?” . Bütün bu kendimize sorulan sorular sosyal çevrenin, ailenin ve arkadaşların bizi yadırgayacağından, yargılayacağından ve etiketleyeceğinden korkmamızdan dolayı ortaya çıkar. Fakat bir psikolog sizi çevrenizin yaptığı gibi hiçbir zaman yargılamayacak, etiketlemeyecek ve suçlamayacaktır. Hayatınızda olumsuz yönde etkileyen düşünce, davranış ve tutumları birlikte saptayıp, bunların yerlerine sizi daha iyi hissettiren düşüncelerle hayata devam etmenizi sağlayacaksanız. Başedemedğiniz duygu ve düşüncelere karşı alternatifler geliştirmenin, zihninizi yönetmenin, kontrol etmenin formulasyonunu öğreneceksiniz. Hatta yargılayıcı çevreyle mücadele etmek için işlevsel tutumlar kazanacak üstelik bunu psikolog değil SİZ yapacaksınız. Psikolog sadece bir uzman görüşü olarak bu yolların kapısını size açacak ve bu yolda ilerlemek size kalacaktır.

Çoğu zaman kişi bir yardım almak yerine en yakınıyla iletişime geçmeyi yeğler. Fakat duygusal ilişki kurduğumuz hiçbir kişi (arkadaş, eş, aile, sevgili) davranış, duygu ve düşüncelerimize karşı objektif yaklaşamamaktadır. Geçici olarak iyi hissetmemizi sağlamakta fakat ileriye dönük çözümlerde yetersiz kalmaktadırlar. Bir uzmana danışmak sahip olunan sorunu tartışmak değil soruna çözüm bulup alternatifler üretmektir. Bundan sonraki hayatınızda tekrar tekrar karşılaştığınız problemlerle baş etme yetisi kazanmaktır.

 

 

Ruh sağlığınızı önemseyin. Unutmayın sağlıklı bir ruha sahip olmak kaliteli bir yaşamın temel ölçütüdür.

panik1

Panik atak nedir?

Ansızın, herhangi bir yerde beklenmedik şekilde ortaya çıkan yoğun kaygı, bunaltı, korku, sıkıntı karışımı nöbetlerdir, oldukça yoğun yaşanır. Kişi her şeyin sonu geldiğini kalp krizi, felç geçireceğini, dünyanın sonu geldiğini, düşüp bayılacağını, kötü şeylerin olacağını düşünür.

Koşup kaçmak hemen bir sağlık kurulusuna sığınmak ister. Bir hastaneye girmesi bir doktorla karşılaşması bile nöbetin sona ermesini sağlayabilir. Bir kişi sürekli olarak stres ve korku ile yaşadığında vücut kimyası değişir. Vücut gerilim kimyasalları üretmeye başlar. Bunların bizi ne şeklerde etkilediğini aşağıda panik bozukluklarla birlikte sık rastlanan rahatsızlıklar bölümünde görebilirsiniz. Vücut talep edilen gerilim kimyasallarını karşılayabilmek için vücudun oksijene ve belli başlı gıdalar, vitaminlere, minerallere olan ihtiyacı artar. Kötü beslenme, yoğun stres ve korku, yorgunluk bu etmenlerden ikisi ya da üçü bir araya geldiğinde bir kısır döngü yaratır ve kendini tekrar eder.

Stres, korku, iç çatışmalar, psikolojik etmen ve yatkınlıklar > gerilim kimyasal üretimi >Kötü besleme >uykusuzluk > panik atak> stres şeklinde giden bir mekanizma işler hale gelir.

Panik Atağın Başlıca belirtileri nelerdir?

o Kalp çarpıntısı

o Göğüs kafesinde bası hissi ve sıkışma

o Hızlı nefes alıp verme veya nefes alamama

o Mide kasılmaları, krampları, karında ağrı, şişkinlik, gaz oluşması

o Dünyanın sonu gelmiş hissi

o Sebepsiz bir şey olacakmışçasına aniden başlayan korkular

o Ölümcül yada çözümsüz bir hastalığı olduğu korkusu

o Eller ve ayaklarda istemsiz boşalmalar hissizlik

o Terleme

o Baş dönmesi, bayılma hissi

o Farklı bir dünya aleminde yaşıyormuş gibi hissetme, bir sis perdesinden arkasından bakıyormuş hissi

o Üşüme, ürperme yada ateş basma hissi

o Korkunç bir şey olacakmış gibi hissetme

 

Panik bozuklukların beraberinde eş zamanlı olarak görülen bozukluklar

o Psikolojik ve psikiyatrik Depresyon %40-50

o Agorafobi %50-70 yalnız kalmak, yalnız sokağa çıkmak, kalabalığa girmemek, Uçak, asansör, otobüs, pasaj, tünel, köprü, tiyatro gibi yerlerden duyulan korku

o Sosyal fobi %10-15 Somatoform Bozukluk % 6-8 yoğun bedensel yakınmalar

o Hipokondriyazıs %20-30 hastalık hastalığı,

o Madde Kullanımı alkol %20-25 bunu sözde rahatlamak için çare olarak kullanırlar ve sonuç Uyuşturucu %5-10 bağımlılık halini alır.

o Manik Depresif %10-12 depresyon ve tam tersi çoşma nöbetleri

o Kişilik Bozuklukları %40 Obsesif-kompulsif (takıntı, temizlik hastalığı, simetri)

o Kaçıngan, Paranoid, Borderline

o Genel Anksiyete Bozukluğu %15-20 Aşırı kaygı Biyolojik

o Mıtral Valv Prolapsusus %40-50 Kalp kapakçığı sarkması

o Troıd Bezi Anormallikleri Hipertirioidizim, Hiperparatiroidizim

o İrrıtabl Kolan Sebdromu Huzursuz bağırsak sendromu psikoterapi ve hipnoz ile Çözülebilir. Anksiyete tedavisi %90 oranında etkilidir.

o Akçiger Hastalıkları %8-20 astım, bronşit, anfizem, alerjik rahatsızlıklar

o Migren %12-15 baş ağrısı şeklinde ortaya çıkar

o Epilepsi sara nöbeti

o Hipertansiyon

o Feokromasitoma Böbreküstü bezi hastalığı

o Vertibüler distoma kulaktaki denge fonksiyon bozukluğu

Bunları okurken siz de hissettiniz “ beden zihin ruh bir bütün olmalı ve dengede çalışmalıdır”. Birisinde yaşanan bir bozukluk diğerlerini de etkilemekte ve bozukluklara neden olmaktadır. beden mi zihinsel ve ruhsal olarak sıkıntı çekmemize neden oluyor, ruh ve zihnimiz mi bedensel rahatsızlıkları tetikliyor ve neden oluyor gibi bir soru sizinde hemen aklınıza gelmiştir. Bu derece bedensel be ruhsal rahatsızlığın bir arada görülme oranlarındaki yükseklik şunu çok net olarak açıklıyor . İnsan bir bütün her üçü de uyumlu olmak zorunda.

Başlamasından hemen önce bazı koşulların hazır olması gerekir.

o Yoğun bir iş stresi, doğum, ölüm, boşanma gibi ruhsal ve duygusal olarak zorlu bir dönem yaşanmıştır.

o Bu döneme ardından yada beraberinde beslenme düzenin iyi olmaması fiziksel olarak vücudun dirençsiz ve zayıf kalması, yorgunluk, dinleneme de eklendiğinde panik başlangıcı için uygun koşullar oluşmuş olmaktadır.

o Başlangıcıyla birlikte belirtilere verilen dikkat (kalp çarpıntısı, hızlı nefes alıp verme) belirtilerin giderek artmasına neden olur ve süreç başlamış olur.

 

İşleyiş mekanizması nedir?

Panik atak diğer korkulardan farlı bir özellik içerir. Bu özellik panik atağın içsel bir korku olmasıdır. herhangi bir dış nedene bağlı olmaksızın bir sebep yokken durduk yere ortaya çıkmasıdır. Kişi acaba panik atak geçirir miyim rahatsızlanır mıyım diye düşünmeye başladı andan itibaren panik atağın içinde bulur kendini herhangi bir dış uyarana ihtiyaç duymaksızın ortaya çıkıverir.

Kişinin kendini dinlemesi, belirtilere kalp atışı nefes alma hızı vs dikkatini yoğunlaştırması ya da tetikleyici bir düşünceyi beyninden geçirmesiyle birlikte süreç başlamış olur.

İçsel bir korku olmasına rağmen tetikleyicileri dış faktörler olabilir. Belli bir yer mesela kalabalık bir yer, bir kişi, bir olay, bir haber, bir ölüm haberi, işyeri gibi dışsal bir uyaran olabilir tetikleyici.

Yeniden başlayacağı korkusu ile birlikte başlayan korkular kaygı ve sıkıntı daha çok genişleme eğilimdedir gittikçe daha fazla sedyen korkmaya daha fazla yardım alamaya yardım alamadığı yerlerden uzaklaşmaya başlar.

 

Bilmemiz gerekenler nelerdir?

o Bir anda ortaya çıkarak yoğunlaşır ve ağır ağır kaybolur. Başlangıcında bunun farkına varıp üzerine gitmez ve bunun ortaya çıkmasına neden olan yer davranış yada tetikleyici etmenden uzak durmakta fayda vardır. Bu rahatsızlık veren ve atağı başlatan duruma yada yere daha sonra yavaş yavaş alıştırarak yaklaşmak erken dönemlerde kolaylıkla mümkün olabilir.

o Bir neden olmaksızın ortaya çıkabilir.

o Genellikle 20-30 lu yaşlarda başlangıç görülür.

o Şehirde yaşayan, boşanmış, ağır travma ve sıkıntı geçiren insanlarda görülme oranı daha fazladır.

o Ekonomik durum ya da eğitim düzeyiyle bağlantısı yoktur.

o Kadınlarda görülme oranı erkeklere oranla 2-3 kat fazladır.

o Değişken oranlarda toplumun %20-25 inde görülmektedir. yani her 4 kişiden birinde değişik ağırlıklarda panik atak mevcuttur

o Rahatsızlıkların fiziksel etkileri nedeniyle hemen hemen her bronştaki doktora farklı nedenlerle defalarca başvurmakta tahliller istemekte tedavi talep etmektedirler. Nefes sorunları, kalp rahatsızlığı, mide rahatsızlıkları, kanser korkuları ile defalarca alan doktorlarına başvurmakta yapılan tahlil ve kontroller sonucu temiz çıkmalarına karşın panik bozukluğu kabullenmemektedirler.

o İlerleyen yaşlarda başlanma oranı düşer

o İçe dönük, mükemmeliyetçi, telaşlı, aceleci, sıkıntılı insanlar daha yatkındır.

o Alkol ve madde bağımlılığı riski yüksektir. ve tersi içinde aynı durum gecerlidir.

o Devamlı baskı, stres altında olmak ağır travmalar geçirmek(aile sorunları boşanma ölüm gibi) riski arttırır

o Hayır diyememe, bağımlı kişilik yapıları, özgüven sorunu yaşayan insanlarda, iletişim sorunu yaşan (nefe öfke kzıgınlı) hislerini dışa vuramayan insanlarda, bastırılmış kimliğe sahip insanlarda ortaya ihtimali daha yüksektir.

o Depresyon geçirmiş yada geçirmekte olan, sosyal fobiye sahip insanlarda daha sık görülebilir

 

Nasıl bir yöntem uygulamalıyız?

o Bu sorunun çözümünde çoklu yöntem kullanmakta fayda görülmektedir. Çoklu yöntemden ne kastettiğimizi Şöyle açıklayalım; Sorunu yaşayan kişinin yapacağı çalışmalar Hastalığınızla ilgili ayrıntılı bilgi edinin

o Yürüyüş yüzme tenis gibi her gün düzenli olarak yaptığınız bir spor aktivitesi edinin

o Her gün mutlaka duş alın

o Uykunuz düzenleyin ve düzenli olarak tatil yaparak vücudunuzu ve zihninizi dinlendirin.

o Beslenmeniz sağlıklı bir hale getirin

o Kahve şeker çikolata çay ve hormonlu yiyecek ve içeklerden uzak durun

o Mümkünse daha sık doğa yürüyüş ve gezileri yapın

o Zevk aldığınız şeyleri belirleyin ve hobi edinin dikkatiniz ve ilginizi oraya verin

o Nefes ve gevşeme egzersizleri öğrenin ve her gün düzenli olarak yapın

o Otohipnoz öğrenin ve günlük hayatınızda rahatlamak ve dengeye ulaşmak için sürekli kullanın

o Cinsel yaşantınızı, sosyal çevre ilişkilerinizi, aile ilişkilerinizi düzenleyin

o Kendinizi dinlemekten vazgeçin

o Kendinize sürekli olarak olumlu düşünce kalıpları belirleyin ve bu şekilde telkinler verin. (Olumlu düşünce kalıbı -Benim kalbim hızlı çarpmayacak değil benin soluk alıp vermem, tansiyonum, şekerim kalp ritmim oldukça düzenli ben sağlıklı bir insanım şeklinde olmalı)

o Hiçbir şeyi içinize atmayın ve sıkıntınızı ve negatif enerjinizi topraklayın ya da atın

o Meditasyon egzersizleri öğrenin ve düzenli olarak uygulayın ve devamlılık gösterin.