Dans ve Hareket Terapisi
Dans terapisi 1940’larda Marian Chase ile başlamıştır: “Dance for Communication”. Çok ağır psikotik hastalarla ve savaş sonrası dönemde ilaç sektörünün olmaması dolayısıyla travma yaşayan insanlarla dans terapileri yapan Marian, şuan ki grup dans terapilerinin temelini atmıştır.
Çocukken duygularımız daha yoğundur; sözcüklerden çok duygularımızla ifade ederiz bir çok şeyi. Dans ve sanat terapiside çocukluğa geri dönüş gibidir. Bedenimizle olan bütünlüğümüzün çocuklukta başladığını düşünürsek; annemiz bizi her ağladığında bir ritim eşliğinde sallar ve sakinleştirir. Bundan haz almaya başlarız. İlişkilerimizde bedenimiz sayesinde oluşur ve kişilik gelişimimize yansır. Çevresel etkileşimler sonucu hareket repertuarımızı genişletir ve içselleştiririz.
Yararlarından bazıları:
– Zihnin, bedende bütünlük bulması
– Diğerleri ile iletişim sağlaması
– Yaratıcı ifadeler sağlaması
– Beden hafızasını güçlendirmesi
– Bilinçaltımızı ortaya çıkarmamıza kanal sağlaması
Dans terapisinin altında yatan ilke, insanların dans ederken, duygularını ifade etmeleridir. Havaya öfke ile savrulan bir yumruk ya da utanç içinde boynunu bükme bir dans terapisti için derin bir anlama sahiptir. Dans terapisi yoluyla kişiler ağrılı, korku verici duygularını çok daha kolay ifade edebilir ve ilerleme sağlayabilir. Dans terapisini deneyimledikten sonra, duyguları hakkında daha özgürce konuşabilir kendileri ve diğer insanlar arasında kurdukları bariyerleri yıkabilirler. En sonunda psikolojik açıdan daha sağlıklı hayatlar sürdürebilecekleri umut edilir.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!